26 Ağustos 2010 Perşembe

Eşek Öldü 1-1



Evladım gel sana bir masal anlatayım:


Bir varmış, bir yokmuş.

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler cankurtaran, develer arzuhalciyken, bir Galatasaray varmış. Bu Galatasaray taş çatlasın 30 kişilik bir ekiple Avrupayı dize getirmiş. Nou Camp'ı Barcelona'ya, San Siro'yu Milan'a, Old Trafford'u Manchester United'e, Anfiel'ı Liverpool'a dar edermiş. Bugüne kadar kimsenin yapamadığını yapmış, hiç yenilmeden Avrupa şampiyonu olmuş. Öyle bir maç yapmış ki, o günden sonra şampiyonlar ligi şampiyonununa ön eleme maçı oynanaması şartı konmuş. Çünkü Galasaray gibi bir takım daha çıkıp, şampiyonu yenip karizmalarını yerle bir edebilirmiş. Ancak o kural değiştiği için böyle bir onur o günden sonra kimseye nasip olmamış.

Sonra bu Galatasaray'a nifak sokanlar olmuş. Sakatlıklarını görmeden kazanmak için savaşan oyuncuların aklına para sokulmuş. O takım dağıtılmış yerine ilk 11'de oynayan 9 oyuncunun kiralık olduğu derme çatma bir takım kurulmuş ama o takımda şampiyon olmuş. Hem ligde hem Avrupa'da. Sonra bakmışlar ki bu iş oyuncularda ya da para da değil, "RUH"ta. O ruhu öldürmüşler. Türlü türlü dalavereler çevirmişler, takımı bir arada tutan dişleri birer birer sökmüşler. Kalan izlerin üzerlerine de kibrit suyu dökmüşler ki bir daha o ruh alevlemesin.

Daha sonra, bu Galatasaray'a nifak sokan, dışardan yıkmaya çalışan adamları takımın içine almışlar, onların elinde oyuncak yapmışlar. "Bir yerlerde o ruh duruyor, onu bulup çıkaracağım." diyen adamları bin bir türlü dalaverelerle takımdan yollamışlar.

Avrupa'yı dize getirmiş, Dünya'nın 1 numarasına yükselmiş o takım gitmiş, yerine Bank Asya'da olsa sezonun ilk yarısı bittiğinde 3. lige düşmesi kesin olan takımlara yenilen bir Galatasaray gelmiş.

Ne zaman eski Galatasaray'ı özleyenler, isteyenler çıksa ağızlarına bal çalınmış. "Takım için şunları, bunları yapıyoruz. Yarınlar bizim olacak." denmiş. Nasreddin Hoca'nın eşeğine yaptığı yapılmış. Hoca'da eşeği açlıktan feryad ettikçe "Ölme eşeğim ölme, yaz gelsin ben sana ne otlar yedireceğim yeşil yeşil." diye teselli veriyormuş o zamanlarda.

Hoca'nın eşeğine ne mi olmuş?
"ÖLMÜŞ!"

Hiç yorum yok: