28 Şubat 2010 Pazar

Bursa'dan 2 Yeni T-shirt




Bursa aldı başını gidiyor.Hızını alamamış anlaşılan.Fener maçına gönderme yapan 2 t-shirt daha çıkartmışlar.İlk ikisini daha önce yazmıştım.Pazarlama açısından iyi hamleler olsada biraz abartmışlar diye düşünüyorum.Ezeli rakipleri Beşiktaş'ı yeniler 2 t-shirt çıktı, Fenerbahçe'yi yendiler 4 t-shirt çıktı.Yarın birgün şampiyon olsalar ne yaparlar çok merak ediyorum doğrusu.

Kayseri:1-Tello:2


Beşiktaş maça hızlı başladı.Henüz 2. dakikada Tello'nun şık golüyle 1-0 öne geçtiler.Bu golle Beşiktaş nereyse maça 1-0 önde başladı.Ardından Kayserispor atak yapmak istesede başarılı olamadılar.Artık Cangele'nin yokluğundan mıdır, yoksa Beşiktaş'ın 3 stoperle oynamasından mıdır bilmem ben ilk defa Kayseri'yi bu kadar etkisiz gördüm.Dakikalar 13'ü gösterdiğinde Tello'nun uzun pasında hareketlenen Bobo'nun vuruşu direkten döndü.30. dakikada yine Tello'nun şık topuk pasında hareketlenen Bobo topu Ekrem'e çıkarttı.Kaleci ile karşı karşıya kalan Ekrem skoru 2-0 yapmakta zorlanmadı.Maçı izlerken aklıma bir anda Fener-Bursa maçı geldi.Eğer Kayseri 2-0'dan sonra golü Bursa gibi hemen bulsaydı durumu 2-2 hatta 3-2 yapabilirdi ama olmadı.Golü 81. dakikada Makukula'nın ayak dışı vuruşula buldular ancak bu gol onlara yetmedi.Bobo bu maçta bana fena halde Güiza'yı hatırlattı.3 tane net, karşı karşıyla pozisyondan yararlanamadı.Bu sonuçla Beşiktaş maç eksiğiyle puanını 42'ye çıkarttı.Kayseri ise 42 puanda kaldı.Önümüzdeki haftalarda Kayseri zirveden iyice uzaklaşacak gibi geliyor bana.

Bursaspor Gümbür Gümbür


Bursaspor az bir bütçeyle çok iyi takım kurmuş.Sercan, Volkan Şen, Ozan İpek, Turgay gibi kaliteli genç oyuncuların yanına Ali Tandoğan, Hüseyin Cimşir, Ivankov, Ömer Erdoğan, Mustafa Keçeli, Kırıta gibi ligi iyi bilen tecrübeli futbolcuları koymuşlar.Bu karışıma birde Ivan Ergiç, Batalla, Zapo gibi kaliteli yabancıları eklemişler.Sonra bu karışımı adam gibi adam olan Ertuğrul Sağlam'a teslim etmişler.Burada Bursaspor yönetimini ve teknik ekibini kutlamak lazım.Maça geçecek olursak Bursaspor kümede kalma savaşı veren Sivasspor önünde rahat bir 3 puan aldı diyebiliriz.Maçın ilk dakiklarıda Bursa Turgay'la etkili olmaya çalışırken, Sivas'ta cılız ataklarıyla buna cevap vermeye çalıştı.30. dakikada Batalla ile duvar pasına giren Ivan Ergiç tam yayın üzerinde düşürülünce hakem hiç tereddütsüz serbest vuruşu verdi.Aşağı yukarı penaltı niteliği taşıyan serbest vuruşta Batalla iyi vurdu ve skoru 1-0 yaptı.Bu goller Bursa çok rahatladı.2. yarının henüz başlarında Ali Tandoğan'ın ortasında Turgay iyi vurdu ve 2-0 yaptı skoru.Bu golden 2 dakika sonra Kadıköy fatihi Ozan İpek çıktı sahneye ve durumu 3-0 yaparak skoru ilan etti.Bu sonuçla Bursa maç eksiğiyle puanını 46'ya yükseltti.Sivas ise 24 puanda kalarak umutlarını önümüzdeki haftalara bıraktı.

Ah Trabzon Ahh


Trabzonspor iki haftadır kazanacağı maçlardan beraberlikle ayrılıyor.Antalya maçında İstanbul Belediye maçındaki kadar gol kaçırmasada hatırı sayılır miktardaki pozisyonları harcadı.Dakika 5'te Selçuk'un iyi ortasına yükselen Burak Yılmaz Trabzon'daki ilk golünü atarak durumu 1-0 yaptı.Ardından 16. dakikada Veysel'in şık pasında eski günlerine dönme sinyalleri veren Necati Ateş güzel bir vuruşla durumu 1-1 yaptı.2. yarıda oyun kontrolü Trabzon'a geçti diyebiliriz.Engin'in ara pasında Umut iyi vurdu ancak top defansa çarparak kornere gitti.Ceyhun'un kullandığı frikikte Cale ayak koydu ancak top Ömer'in üzerine gidince bu posiyonda harcanmış oldu.Derken Trabzon yine Umut'la pozisyonlara girdi ancak Ömer'i geçemeyince maç 1-1 sona erdi.Bu sonuçla Trabzon puanını 39'a yükseltti.Her ne kadar puanlar yakın olsada Trabzonspor yavaş yavaş zirveden uzaklaşıyor diyebiliriz artık.Antalyaspor ise puanını 30'a yükselterek kümede kalma adına rahat bir nefes almış oldu.

26 Şubat 2010 Cuma

6 Hakem Mi Demiştiniz?





UEFA, 2009-2010 sezonundan itibaren Avrupa Ligi maçlarında 6 hakem (1 orta, 2 yan, 2 ceza sahası, 1 saha dışında) uygulamasına geçti. Eğer uygulama başarılı olursa ilerleyen yıllarda bütün maçlarda bu yöntemin uygulanmasına geçilecek.


Uefa'nın bu uygulamaya geçmesinin en önemli nedeni, (Platini'nin çağın gereklerine ayak uydurmamakta direnip, ısrarla teknolojiyi futboldan uzak tutmaya çalışmasını saymazsak) teniste de kullanılan "şahin gözü" adlı teknolojik yöntemin futbola uygulanmasının engellemek. Bu sistem topun içerde mi dışarda mı olduğunu anlamak için kullanılıyor teniste. Futbol uyarlaması yapılırsa, top kale çizgisini geçti mi geçmedi mi, penaltı mı, değil mi gibi hatalı kararlar tamamen ortadan kalkacak. Aynen NBA'de olduğu gibi hatalı kararlar tekrar izlenip, düzeltilecek.


Peki 6 hakem uygulaması şimdiye kadar başarılı oldu mu? Hayır. Kendi içimizden örneklerle iddiamızı destekleyelim. Galatasaray-Panathinaikos UEFA Avrupa Ligi grup maçı rövanşında, Ali Sami Yen'de Mustafa Sarp'ın 16. dk. da attığı gol orta hakem tarafından verilirken, yardımcı hakemin itirazları sonucu geçersiz sayılmıştı. Dün geceki maçtada saha içindeki yardımcı hakem gözünün 3 metre önündeki pozisyonu göremedi.



Gözleri bir kaç derece bozuk olan insan bile burdaki elle müdahaleyi rahatça görebilir. Eğer bu pozisyon; bu tür pozisyonları görmesi için oraya dikilmiş hakem tarafından da görülmüyorsa, işin içinde bir bit yeniği var demektir. Çalınan düdüklerde hep aynı tarafın aleyhine kararlar çıkarıp, gözünün ölünde olan biteni görmemezlikten gelip maçını bitiriyorsan; birileri seni bu işi yapman için özellikle oraya dikmiş demektir.
Ayrıca, bizim maçta görevlendirilen Gianluca Rocchi adlı İtalya'lı hakemin sicili hiç parlak değil. İtalya'da geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkan, Juventus'un küme düşürülmesi, Milan ve Fiorentina'nın puan cezaları almasıyla sonuçlanan şike skandalında adı geçen isimlerden.

Tamam suç bizde de var. İşi oraya bırakmadan bitirecektik. Düzene çomak sokmak isteyenlerin hevesleri kursağında kalacaktı ama sezon başından beri kendi ligimizde de takımımızın oyuncularına kum torbası muamelesi edilmesine izin veren birileri olduğundan, eldeki malzemeyle bu kadar yapıldı bu iş. Şimdi bizim yapacağımız tonlarca kına alıp gerekli mercîlere iletmek. Onlar zaten bilirler nereye nasıl yakacaklarını.




Elinizden geleni ardınıza koymayın! Bu arslan sağlam ya da yaralı; herkese ve her şeye rağmen kükremeye devam edecek....

24 Şubat 2010 Çarşamba

Kuşların Korkulu Rüyası!

Bursaspor olayı çözmüş.İlk yarıdaki İnönü zaferinden sonra 2 tane t-shirt yaptırılmış ve Bursaspor Store'larda satışa sunmuştu.



Bu t-shirtleri ilk gördüğümde Bursa'nın Beşiktaş'a karşı olan özel sevgisinden (!) dolayı çıkarttığını düşünmüştüm.Ta ki bugüne kadar.Pazartesi günkü 3-2'lik maça gönderme yapan t-shirtler hazırlanmış Bursa cephesinde.Vallahi çok hoşuma gitti.Tebrik etmek lazım Bursaspor yönetimini.5. büyük olma adına yapılmış güzel bir hamle.



İlk t-shirtte "Kuşların Korkulu Rüyası OYUNB'OZAN" yazmışlar.Altına da Beşiktaş ve Fenerbahçe zaferlerinin skorlarını ve tarihlerini yazmışlar.

Avrupa'daki Temsilcilerimizin Kritik Mücadeleleri

Ülkemizi Avrupa'da temsil eden Galatasaray ve Fenerbahçe perşembe günü Avrupa Ligi'nde önemli karşılaşmalar oynayacak. Geçtiğimiz hafta deplasmanda mücadele eden ekiplerimiz aldıkları sonuçlarla tur atlama yolunda büyük avantaj yakalamışlardı. Fenerbahçe, Lille' e deplasmanda 2-1 yenilmesine rağmen, deplasmanda attığı golün avantajıyla evinde oynayacağı maçta tur arayacak. 2-1'lik skor bir avantaj olsa da, Fenerbahçe' de işler yolunda gitmiyor. Pazartesi oynanan lig maçında Bursaspor'a 3- 2 yenilen sarı lacivertli takım sadece üç puan değil, moralini ve özgüvenini de kaybetmiş durumda. Taraftarın yoğun tepkisiyle karşılaşan Guiza'nın oyundan alındıktan sonraki görüntüleri Fenerbahçe'nin durumunu özetler nitelikte. Bu moral bozukluğunun yanı sıra, takımdaki eksikler de teknik kadroyu düşündürüyor. Özer, Lugano, Mehmet Topuz sakatlıkları sebebiyle Lille karşısında oynayamayacak. A. Santos cezası sebebiyle bu maçta yok. Bu oyunculara ek olarak dün de Vederson sakatlandı. Vederson'un oynayıp oynamayacğı maç gününde belli olacak. Lille takımda ise, takımın önemli oyuncularından Gervinho ve Debuchy oynayamayacak. Lille, Fransa'nın en golcü takımı ve çok hızlı atağa kalkan bir ekip. İlk maçı kazandıkları ve deplasmanda oynayacakları için kontra atak oynayacaklardır. Hızlı arağa kalktıkları için Fenerbahçe'nin bu atakları iyi kapaması gerekir.

Bu maçta Alex, takımının en etkili silahı olacaktır. Fenerbahçe' de eksikliği göze batan mevkii sağ açık. Daum, bu mevkiiyi Gökhan Gönül'ü sağ açığa çekip, sağ bekte de Önder'i mi kullanacak yoksa, Deivid'i uzun zaman sonra kadroya mı alacak bunu hep beraber göreceğiz.



Bir diğer maçta Galatasaray, evinde A.Madrid'i konuk edecek. İlk maçta deplasmanda 1-1 berabere kalan Galatasaray, bu skoru avantaja çevirmenin peşinde. Hafta sonunda Beşiktaş ile berabere kalan sarı kırmızılı ekip, ligde liderliğini sürdürüyor. Takımın morali de üst seviyede. Ancak, Galatasaray' da da sakatlıklar can sıkıyor. Takımın en etkili oyuncusu Arda'nın oynayıp oynamayacağı maç saatinde belli olacak. Golcü sorunu çeken Galatasaray, Arda'nın oynamaması durumunda büyük sıkıntı çekecek.


A.Madrid, deplasmanlarda hızlı atağa çıkabilen bir ekip. Bu yüzden orta sahada dirençli olup, Aguero, Forlan gibi oyuncuların aralara sarkıp tehlike yaratmalarını önlemek gerekecek.

Galatasaray'ın avantajı olsa da, skoru koruma yoluna gitmemeli. Mutlaka gol bulmalı ve maçı kazanmalıdır.

Avrupa'daki temsilcilerimizin gereken sonuçları alacağını umut ediyoruz.

23 Şubat 2010 Salı

Adnan Polat = Büyük Başkan

Bugün 23 Şubat.Başkanımız Adnan Polat'ın doğum günü.Doğum günün kutlu olsun Büyük Başkan.Umarım yüzündeki bu gülümseme bir ömür boyu devam eder...

Adam gibi adam Ertuğrul Sağlam

Fenerbahçe dün akşam Bursaspor'a 3-2 mağlup oldu.Ne yalan söyleyeyim maçtan sonra zevkten dört köşe oldum.Bana göre maça Ertuğrul Sağlam ve Ozan İpek damgasını vurdu.Ha unutmadan birde Güiza var.Hakkını yemeyelim İspanya gol kralının!Ertuğrul Hoca'yı Fenerbahçe kupa maçlarında takımı çok defansif tutuyor diye eleştirmiştim.Bursa'daki maçta skor 3-0 olunca hoca takımı geriye yaslamıştı.4-0, 5-0 olabilecek bir maçta son dakika golüyle 3-1 elenmişlerdi.Bu maçta ise tam tersini yaptı.Maç 2-1'ken maçın son dakikalarına doğru oyuna Leo'yu aldı.Belkide bu cesur hamleyi yapmasa maçı kazanamayacaklardı.Ozan'a gelirsek maçta yapmadığı kalmadı resmen.Adrese teslim ortada Batalla'ya asisti yaptı, çaprazdan çift vuruşta Volkan'ı güzel avladı, uzatmalarda kontraya iyi çıktı iyi pozisyon aldı ve topu Volkan'ın bacak arasından geçirerek galibiyette büyük rol oynadı.

Hiddink'in Karizması....


1 Ağustos 2010 tarihi itibariyle milli takımımızın yeni teknik direktörü Hollanda'lı Guus Hiddink. Şu zamanda seçilebilecek en iyi tercih gibi görünüyor. Capello ya da Trapattoni boştaydı da biz mi almadık? Neyse, konumuz bu değil. Konu ilerde Hiddink'in neyine bahane bulacağımız, neresine kulp takacağımız.


Hiç bir şey bulamasak bile kesin karizmasında bir sorun vardır bu adamın. Şimdi Rusya'da olduğundan veya takımla ilgilenmediğinden bir bahane bulmuyoruz. Gerçi önümüzdeki Honduras maçı şimdiden konuşulmaya başladı. Bir zamanlar Fenerbahçe'ye Avrupa kupası kazanmış bir teknik adam olarak geldiğinde; Aydınspor'dan 6 gol yiyen takımında kendisinin gönderilmesinde ön ayak olan (ki bu magazin medyası duyumlarıdır) Oğuz-Aykut ikilisinden Oğuz Çetin yardımcılığını yapacak. Hani şu Fatih Terim'in her dediğini yapıyor, kendi fikirlerini beyan edemiyor dedikleri Oğuz Çetin. Neymiş efendim, Honduras maçının kadrosunu Hiddink zaten belirlemiş, Oğuz Çetin piyon olarak kalmaya devam edecekmiş. Belki de doğrudur konumuz piyonlar değil zaten. Demek ki Hiddink daha gelmeden oklarımızı yollamaya başlamışız.

Şimdi bu adamın karizması var mı yok mu? İşte buna çok kafa yormamız lazım çoooook (!). Bizim milli takımın hep karizmalarla sorunu oldu son zamanlarda. Futbolda ülkemize ve milli takıma en büyük ve ilk büyük başarıları yaşatan Fatih Terim'in karizması fazla geldi ülkemize.




Kaldıramadık... Konuştuğu yabancı dillerden, maç esnasındaki jest ve mimiklerinden, aldığı paradan, verdiği liderlik seminerlerinden, bu seminerler için aldığı ücretlerden hep rahatsız olduk. Adamın işiyle değil de her şeyiyle ilgilenir olduk. Onun da hataları oldu tabii. Biz işler hep yolundayken bile eleştirdiğimiz için, ters giden ilk anda vurmaktan çekinmedik baltayı. Nitekim isyancılar artınca ilk (ya da son ) imparator devrildi.



Şenol Güneş'e sarıldık. Bizim evladımızdı, Terim'de bizim evladımızdı ama o biraz dışa dönüktü. Avrupa yakası kökenliydi o. Şenol Güneş has anadolu çocuğuydu. Müthiş bir futbol kariyeri geçirmiş, teknik direktörlüğünde de göze batmadan işini yapıyordu.





Yalnız büyük bir eksiği vardı Şenol Güneş'in. Karizması yoktu. (!) Ne zaman farkettik olmadığını? Kura sonucu falan değil de bileğimizin hakkıyla katıldığımız 2002 dünya kupası maçlarında. Bir baktık ki, adam atılan gollere aynı biz gibi seviniyor. Yerinden fırlıyor, ellerini yumruk yapıp havaya kaldırıyor, çalışma arkadaşlarına sarılıyor. En önemlisi saçlarını hiç havalı taramıyordu. Dünya ve Avrupa kupalarının gediklisi (!) milli takımımızın başındaki insanın hiç yapacağı şey miydi bu? Karizmasız teknik direktör istemiyorduk milli takımda, okları gene yönelttik tam hedefe doğru. Katıldığımız bir şampiyonadan sonra diğerine katılmayı pek sevmediğimiz (!) için Avrupa şampiyonasına katılamayınca Güneş'in de ipini çektik.



Bir anadolu takımı olan Gençlerbirliği'ne Avrupada çeyrek final oynatan tek adamı getirdik milli takımın başına. O Gençlerbirliği, o sezon UEFA kupasını alan Valencia'ya yenildi. Avrupa Şampiyonu olan Valencia'yı yenebilen tek takımdı Gençlerbirliği.



Neyse, getirdik milli takımın başına ama Ersun Hoca'nın laptobu vardı. Bizim millet sonu "top"lu biten her şeye karşıydı. Bu yüzden, her kötü sonuçta laptobuna virüs girdi dedik, sistem "error" (hata) verdi dedik, Ersun Hoca'nın bilgisayarı çöktü dedik, yazılım güncellenmedi dedik vs. dalga üstüne dalga geçtik. Karizmasına laf söylemeye sıra gelmeden onu da gönderdik.



Şimdi Hiddink geldi. Hiddink, bazı teknik adamlar gibi kafasındaki sistemi gittiği her takıma uygulayan biri değil aksine, elindeki malzemeden en iyi hangi sistem çıkıyorsa onu uygulamaya çalışan bir teknik adam. Avustralya'ya 5-3-2 gibi pek görmeye alışık olmadığımız sistem uygulayarak dünya kupasında 2. tura çıkardı. 3 farklı ülke ile dünya kupasında 2. tur gören ender teknik adamlardan biri ama bunlar bizim için kıstas değil. Bizim için önemli olan (!) Guus Hiddink'in karizması var mı?



22 Şubat 2010 Pazartesi

Sevinsek mi Üzülsek mi

Sahiden sevinelim mi üzülelim mi pek anladım.Maçın ilk yarısına bakacak olursak sevinmemiz lazım.Beşiktaş oyun anlamında ilk yarıda gerçekten ezdi bizi.Nobre'yle 2, Holosko'yla da 1 kez olmak üzere toplam 3 net pozisyondan yararlanamadılar.Biz ise bunlara Elano'nun adrese teslim ortasında Barış'ın auta giden kafasıyla ve Keita'nın gol olabilecek şutuyla cevap verdik.Barış'ın kafasında orada keşke Jo olsaydı diye içimden geçirmedim desem yalan olur.2. yarıda oyunu dengeledik.Jo'nun oyuna girmesiyle galibiyet umutlarım artmaya başladı.Ve 68. dakikada futbolun altın kuralı devreye girdi.Atamayana attılar.Arda usta vuruşuyla durumu 1-0 yaptı.Bu dakikadan sonra belki çok geriye çekildik.Beşiktaş duran toplarla pozisyon bulmaya başladı.82. dakikada yine bir duran topta Sivok durumu 1-1 yaptı.Bu skorla puanımızı 47'ye, Beşiktaş ise 39'a çıkarttı.

Bu maçla ilgili bazı noktalar aklımda kaldı:

1-Beşiktaş'a çok duran top kullanma imkanı verdik.Golü buradan yiyeceğimiz belliydi.

2-Franco duran toplarda neden topu çıkıp almaz çok merak ediyorum.Her topu yumruklamaya çalışıyor.Gelecek sezonda mutlaka Franco ile yollar ayrılmalıdır.

3-Elano 2. yarıyla birlikte çok iyi oynamaya başladı(Aman nazar değmesin).Takım lideri Arda gibi gözüksede gizliden gizliye takımı Elano yönetiyor.Taraftarın ve takımın Elano'ya biraz daha değer vermesi gerekiyor bana kalırsa.

4-Emre-Neill göbekte iyi bir ikili oluşturdu.Neill 40 yıllık Galatasaray'lı gibi oynuyor.Emre'de Avrupa Kupası öncesi formuna yaklaşma sinyalleri veriyor.İnşallah nazar değmez bu ikiye.

5-Dünkü maça baktığımızda takım en zayıf yeri kalesi.Onunda eksiğibi Emre-Neill kapatmaya çalışıyor.Onun haricinde takım düzelmeye başlamış.Bu oyunla A.Madrid'i eleriz Sami Yen'de.

6-İnanıyorum ki, Mayıs'ta şampiyonluk ipini biz göğüsleyeceğiz.Mevcut takımlar içinde en iyisi biziz.Biraz da şansa ihtiyacımız var ama.

Yine Yeniden Berabere

Bir ara İtalya Ligi'nde İnter sürekli berabere kalıyordu.Ankaragücü zannedersem İnter'in rekorunu kırmaya niyetlenmiş.Son 4 maçında sahadan 1 puanla ayrılan Ankara ekibi bu maçtada berabere kalarak son 5 resmi maçında da beraberlik almış oldu.Aslında maça Ankaragücü etkili başladı.17. dakikada Rajnoch ile öne geçti.Bu dakikadan sonra Antalya ataklarına hız vermeye başladı.23. ve 43. dakikada emektar Veysel'in 2 golüyle devreye 2-1 önde girdi.2. yarıda Ankaragücü baskılı oynadı fakat golü biraz geç buldu.74. dakikada Muhammet Hanifi durumu 2-2 yaptı ve puanları her iki ekibe paylaştırmış oldu.Bu sonuçla Ankaragücü puanını 22'ye çıkarttı ve Sivas'ın galip geldiği haftada düşme korkusunu hissetmeye başladı.Antalya ise 29 puanla biraz daha rahatlamış oldu.

Hakem Kontrolü Kaybedince

Kasımpaşa 2. yarıdaki iyi futboluna bu haftada devam etti.Gaziantep ise büyük takımı yenen Anadolu takımı ertesi hafta keybeder tezini doğrulayan bilmem kaçıncı takım oldu.Kasımpaşa erken sayılabilecek 15. dakikada Yekta ile 1-0 öne geçti.Ardından 17 dakika sonra 32. dakikada ilk golün asistini yapan Şahin 2-0 yaptı ve takımını rahatlattı.Bu dakikadan sonra Gaziantep daha etkili olmaya başlarken, Kasımpaşa kontra atak aramaya başladı.Aynı pozisyonda önce Julio Cesar'ın kafasıyla ardında Beto'nun rövaşatasında direkten dönen top Antep adına çok şansız bir pozisyondu.Dakikalar 90'ı gösterirken Kasımpaşa kontra atağında Murat Erdoğan durumu 3-0 yaptı ve skoru belirlemiş oldu.Bu maçta hakem Hakan Özkan'a ayrı parantez açmak lazım.Antep'in penaltı beklediği pozisyonda önce penaltıyı verdi ve Kasımpaşa'lı futbolcuya kırmızı kart gösterdi.Kasımpaşa teknik heyeti ve futbolcuları çok tepki gösterince 4. hakemden yardım aldı.Penaltıyı iptal etti ve kırmızı kartı geri aldı.Bu sefer Antep'liler çileden çıktı.Bu dakikadan sonra ipin ucu kaçtı zaten.Başka bir pozisyonda Ivan rakibine tekme attı.Kasımpaşalı oyuncu Ivan'a karşılık verince olay büyüdü ve bir anda karmaşa çıktı.Hakem Hakan Özkan yine 4. hakeminden yardım aldı .Julio Cesar ve Ivan'a sarı kart verdi.Maçı Hakan Özkan değil, 4. hakem Hüseyin Sabancı yönetmiş oldu.Yanlış anlaşılmasın.Orta hakem 4. hakemiyle yardımlaşabilir.Ancak penaltı pozisyonunda n madem emin değilsin neden hemen paneltıyı verdin ve kırmızı kart gösterdin?Bu pozisyon Antep'in konsantrasyonunu bozdu.Belki de Antep 2-0'dan çevirecekti maçı.Bilemeyiz.Sonuçta herkes emek veriyor bu işe.Onun için hakemlerin biraz da özen göstermesi lazım bu işe.

Sonunda be Horoz'um!


Denizlispor sonunda kendine geldi ve önemli rakiplerinden Diyarbakırspor'u deplasmanda 2 golle devirerek 3 puanı aldı.Sivas mağlubiyeti sonrasında gayri resmi olarak küme düştü demiştim Denizli için.Galiba beni ve böyle düşünenleri yanıltmaya karar vermişler.Bu sezon Denizli'nin ilk defa bu kadar istekli ve hırslı oynadığını gördüm.Gerçi biraz geç oldu ama olsun bu gayretli oyunu sürerse kümede kalabilirler.Maça Denizlispor etkili başladı.Youla ile pozisyonlara girdiler ama değerlendiremediler.Diyarbakır ise Celaleddin ile girdiği net pozisyonda Özden açığı iyi kapattı ve gole izin vermedi.2. yarıda Denizli yine Youla ve Braga'yla etkili olmaya başladı.Ve 50. dakikada kullanılan kornerde Koffi iyi yükseldi durumu 1-0 yaptı.Dakikalar 80'i gösterirken ani gelişen Denizli atağında Youla kariyerinin en rahat gollerinden birini attı ve skoru 2-0'a getirdi.Diyarbakır seyircisi artık kendi takımını protesto mu etti yoksa başka bir şeyler mi düşünüyor bilmem 2. golden sonra Denizlispor'u alkışladılar.Sevgi kelebeği olmuşlar!Maşallah!Bu sonuçla Denizli puanını 13'e çıkartırken, Diyarbakır 21'de kaldı.

21 Şubat 2010 Pazar

Şanssızlık

Rakiplerinin birbiriyle oynayacağı haftada Trabzonspor evinde İstanbul Belediye ile 0-0 berabere kaldı ve çok büyük bir avantajı kaçırdı.Kayserispor bay geçtiği haftada puanını 42'ye çıkarttı.Biz 46, Fenerbahçe 45, Bursa 40, Beşiktaş ise 38 puanda.Eğer Trabzon bu maçtan 3 puan alsaydı puanını 40'a yükseltecekti ve diğer maçların her türlü sonucuna göre yine büyük bir avantaj sağlayacaktı.Aslında Trabzon bu maçta rahat galibiyet alabilirdi.Belediye maçı biraz bizim Sami Yen'deki Antalya kupa maçına benzemiş.Artık şanssızlık mı diyeyim beceriksizlik mi diyeyim Trabzon çok pozisyona girmesine rağmen birini bile atamamış.İlk yarıda Egemen'in attığı gol ofsayt gerekçesiyle sayılmamış.2. yarıda Teofilo'nun boş kaleye atacağı golü şanssız bir şekilde Colman engelledi.Son dakikalarda Giray'ın net pozisyonunda top Hasagiç'in kafasına çarptı.Bunların karşılığında İstabul Belediye cılız ataklar yapınca maç başladığı gibi 0-0 bitti.Trabzon puanın 38'e, İstanbul Belediye ise 31'e çıkarttı.Bu sonuçla Trabzon lig sonunda nerede olacağının sinyallerini az çok vermiş oldu.İstanbul Belediye ise ardı ardına 3 büyüklerle yapacağı 3 maçın ilkinden 1 puan çıkarmış oldu.Darısı diğer 2 maça diyelim.

Pozisyon Çok Gol Yok!

Klasik tabirle orta sıraların rahat mücadelesinde Eskişehir Gençlerbirliği ile 0-0 berabere kaldı.Skor yönünden kısır bir maç gibi dursada olayın aslı hiç öyle değildi.İki takımda biraz daha dikkatli olsaydı maçın sonucu 2-2 veya 3-3 olabilirdi.Maçın başlarında Eskişehir yeni transferi Jaycee ve kaptanı Ümit Karan ile net pozisyonlara girdi ancak yararlanamadı.İlk yarının ortalarına doğru Gençlerbirliği oyunda dengeyi kurdu.Özellikle Mustafa Pektemek'in içinde olduğu ataklarla etkili olmaya başladı.Burhan'la 2 pozisyondan yararlanamadı.Ardında Mustafa'nın şık pasında Kahe'nin şutu direkte patladı.Bol pozisyonlu ilk yarı böylece 0-0 tamamlandı.2. yarıda yine karşılıklı ataklar vardı.Gençlerbirliği Mustafa ve Hurşit'le pozisyonlardan yararlanamazken, Eskişehir'de Jaycee, Elsaka ve Adem'le Gençlerbirliği'ne uydu.Durum böyle olunca bol pozisyonlu bu maç 0-0 bitti ve puanlar paylaşıldı.Bu sonuçla Eskişehir puanını 35'e yükseltti ve orta sıralardaki yerini sağlamlaştırdı.Gençlerbirliği ise puanını 31'e yüksellti.O'da orta sıralarda olmasına rağmen 31 puanla ilerleyen haftalarda düşme potasına yaklaşabilir.

Yiğido Yükselişe Geçti

Geçen hafta deplasmanda önemli rakiplerinden Diyarbakırspor'la berabere kalan Sivasspor bu kez evinde diğer önemli rakiplerinden Manisaspor'u 1-0 mağlup etti.Maça Manisaspor etkili başladı.İlk yarı neredeyse tek kale oynadı diyebiliriz.Ama Ergin Keleş ve Simpson'la girdikleri pozisyonlardan yararlanamayınca ilk yarı 0-0 bitti.2.yarıda Sivasspor oyunun dengesini kurdu.Manisaspor etkili gibi gözüksede, az ama öz gelişen Sivasspor atakları tehlikeli olmaya başladı.İşte 61. dakikada yine böyle bir atakta kaptan Mehmet Yıldız'ın pasında top Cihan'ın önünde kaldı.Bomboş pozisyondaki Cihan'da düzgün bir vuruşla topu ağlara gönderdi ve durumu 1-0 yaptı.Mutlak puana ihtiyacı bulunan Manisa bu dakikalardan sonra iyice saldırmaya tabi defansında da önemli açıklar vermeye başladı.Sivasspor'un gol ayakları biraz daha dikkatli olsaydı 2'yi, 3'ü bulabilirlerdi.Bu 1-0'lık sonuçla 24 puanlı Sivasspor kuşkusuz avantajlı duruma geçti.Gerçi bugünkü Diyarbakırspor-Denizlispor ve Ankaragücü-Antalya maçlarının sonucunada bağlı Sivasspor'un durumu.Manisapor ise 20 puanda kaldı.Ligin bitmesine daha olsada Manisa bu sonuçla işini zorlaştırmaya başladı.

19 Şubat 2010 Cuma

Bu Takıma Bir Abi Gerek.

Porto-Arsenal maçını izlerken türlü düşünceler geldi aklıma. Acaba Porto mu çok iyi oynuyordu yoksa Arsenal mi kötüydü? Sahadaki mücadeleye bakınca bir takımı iyi, diğer takımı kötü olarak nitelendirmek mutlaka birine haksızlık yapmak demek sanki. Porto inanılmaz mücadele etti 90 dk. boyunca. Yeri geldi, Arsenal'in takır takır pas yapan genç yeteneklerine top göstermediler. Hele Hulk var ki, sanki hayal kahramanı çizgi yeşil dev sahaya fırlamış o mücadele ediyordu Porto forması altında.
Yalnız benim anlamadığım bir nokta var. Böyle bir futbol oynayan Porto, kendi liginde; Avrupa Ligi'nde bile tutunmakta zorluk çeken Benfica'nın 9 puan arkasında nasıl kaldı. Kendi liginde böyle futbol oynamıyorlar mı bu adamlar?
Arsenal'e gelince...
Arsen Wenger, âdeta gençler için yetiştirme yurdu müdürü gibi oldu. O kadar genç yetenek bulup futbol dünyasına sundu ki, burda isimlerini yazmak herkes için zaman kaybı demek. Şimdi maçlara çıkan kadronun hepsi ayrı bir yetenek, sezon başı kamplarında ve hazırlık maçlarında oynayan alt yapıda bulunan gençleri saymıyorum bile. Takımın yaş ortalaması 23.5. Aralarında en yaşlı S. Campell var ki o da zaten 6 aylık bir süre için geldi. Akıbeti belli değil. Onu değerlendirmeye almazsak 1980 ve altında doğumlu 3-4 oyuncu var. Bu isimlerinde ilk 11 de birarada oynadıkları maçların sayısı bir elin parmakları kadar yok nerdeyse.
Böyle genç yetenekleri saha içinde çekip çevirecek, nerde-nasıl oynaması gerektiğini anlatacak bir "abi"ye ihtiyaç var.
Şampiyonlar liginde final oynayan Arsenal kadrosundan aynı formayla günümüze ulaşabilen tek tük isim var. Pires'ler, Henry'ler, Toure'ler, Lehmann'lar, Hleb'ler tarih oldu gitti. Hleb'in Arsenal'den ayrıldıktan sonra: "Henry ve Pires gittikten sonra takımda bazı şeyler kayboldu, en iyi çözümün artık ayrılmak olduğunu anladım." demesi içerden birinin her şeyi özetlemesi bir bakıma.
Milan, elindeki yıldızları göndermeye ya da jübile yapmaya kıyamayıp takımın yaş ortalamasını 30 küsurlardan, her yıl daha yukarılara taşırken Arsenal tamamen aksi yönde ilerleyerek yaş ortalamasını her geçen yıl 20'ye yaklaştırıyor. Birbirlerinin tam tersi iki yapılanmaya sahip iki güzide kulüp. Ya aralarında kardeş kulüp anlaşmaları yapıp oyuncu değiş tokuşu yapmalarını beklemenin hayalden öte bir düşünce olduğunu kabul edersek, sabır taşlarını çatlatmadan birinin takımı gençleştirmesini, diğerinin de olgunlaştırmasını beklemek.
Son sözümüzü de maçın adamı seçtiğimiz isme ayıralım: Martin Hansson'a. Dünya kupası elemelerinde Fransa-İrlanda maçında Henry'nin eliyle müdahalesini gözden kaçırarak bir ulusun kaderini etkileyen Martin yine formunun zirvesindeydi. (!) Campell'ın verdiği geri pası -maçın heyecanı mı desek, tecrübesizlik mi desek- Wenger'in yeteneklerinden kaleci Fabianski eliyle alınca, serbest vuruş verdi bizim Martin. Porto'lu oyuncuları topu durdurup hemen başlattı oyunu. Martin arkasını döndü baktı oyun başlamış. "Ben düdük çalmadan başlayamazsınız" demeden devam işareti verdi (aynı Beşiktaş maçında Tello'nun başlattığı gibi). Haliyle kaçınılmaz son gerçekleşti ve Porto galibiyet golünü gene Martin'in yönettiği, gene tartışmalı bir golle kazandı. Daha bir kaç ay önce bir ulusun kaderini değiştiren Martin Hansson aynı yolda ilerlemeye devam ediyor. Bakalım UEFA sessiz kalmaya ve güvenirliliğini yitirmeye daha ne kadar devam edecek...

15 Şubat 2010 Pazartesi

Müthiş Mücadele

Merakla beklediğim maç 1-1 bitti.Şöyle 3-3 gibilerinden bir skor bekliyordum 2 golle yetinmek zorunda kaldım.Mücadele ise tam beklediğim gibi oldu.Her iki tarafta pozisyonlara girdi, kendilerine göre açık bir oyun sergilemeye çalıştılar.Bursa seyircisi önünde biraz daha olsa ağır basıyordu ancak pahalıya mal olacak pozisyonlar veridiler Trabzon'a.Ivankov ligimizin iyi kalecilerinden biri olduğunu bu maçta da gösterdi.Bursa'nın 66'da Batalla ile bulduğu gol hazırlanış açısından güzeldi.Ozan İpek çok iyi ortaladı, tam adrese teslimdi.Kaleci Onur çıkmasına rağmen golü yedi.Halbuki rahatlıkla kornere çıkartabilirdi topu.Bursa golü bulduktan sonra biraz daha savunmaya ağırlık verdi.Ertuğrul Hoca'nın burada hatası var bence.Aynısı Fenerbahçe maçında da yaptı.Skor avantajını yakalayınca takıma savunma yaptırıyor.Böyle oluncada muhtemel gollere davetiye çıkartmış oluyor.Nitekim 88'de 2010'un formda ismi Umut Bulut çıktı sahneye.Skoru 1-1 yaparak sonucu belirledi.Bence bu sonuç en çokta bize yaradı.Oynamadan kazandığımız 3 puanla, rakiplerimizin puan kaybıyla çok iyi bir haftasonu geçirmiş olduk.Darısı kalan 13 haftaya.

Tek Kişilik Dev Kadro:Isaac

Fenerbahçe ilk yarının sonlarına doğru ve 2. yarıda zıplaya zıplaya gidiyordu çekirge misali.Galiba zıplayamıyorlar artık.Diyarbakır ve Manisaspor maçı bunu gösteriyor.Özellikle bu maçta Fenerbahçe sayısız pozisyonları harcadı.Daha 13. dakikada Baroni ile öne geçmelerine rağmen farkı açamadılar.Alex, Mehmet Topuz ve Semih'le pozisyonları harcadılar.45. dakikada ender gelişen Manisa ataklarında Isaac affetmedi ve ilk yarının skorunu belirledi.2. yarıda Fenerbahçe yine pozisyonlar bulurken Manisa da etkili kontra ataklara çıkmaya başladı.Güven'le iyi poizyonlara girdiler fakat değerlendiremediler.Tam maç bitiyor derken hakem Mustafa Kemal Abitoğlu maçtan çok zevk almış ki, +7 dakika uzatma verdi.Fenerbahçe Manisa'yı abluka altına almıştı ki, Isaac bir kez daha sahneye çıktı ve harika bir golle 2-1 yaptı durumu.Manisa haklı olarak çok gömülünce Fenerbahçe Gökhan Ünal'la skoru eşitledi.Fenerbahçe bir tane daha atar mı diye içimden geçirirken hakem maçın son düdüğünü çaldı.Böylece Fenerbahçe ligin altındakilere puan verme geleneğini Manisa ile devam ettirmiş oldu.

Eyvallah Eski Dost

Gayri resmi olarak ligden düşen Denizlispor ile Kayserispor arasındaki maç beklentileri karşılamadı.Çoğumuz Kayseri'nin farklı kazanacağını düşünüyorduk ama klasik Souleymanou hatalarından yedikleri bir golle mağlup oldular Denizli'de.Kayseri'de Ali Turan'ın kadro dışı kalması defanstaki uyumu bozmuş gözüküyor.Eskiden daha derli toplu olan defans hattı, şimdi komik hatalar yapıyor ve eskisi gibi sağlam gözükmüyor.Bir dikkat edilmesi gereken konuda Makukula ve Cangele formsuz olunca Kayseri duruyor.Son 2-3 maçlarında dikkat ettim bu sahiden böyle.2 oyuncuya endeksli bir takım olmuşlar.Maça gelirsek 65'teki gole kadar Denizli daha etkili gibi gözüksede maç ortadaydı.Kayseri golü yedikten sonra biraz toparlanır gibi oldu.Ömer'in dönerek volesini Özden çok iyi çıkarttı ve maç 1-0 bitti.Denizli bu sezon oynayarak ilk defa 3 puan aldı.Özden'e ayrı bir parantez açmak istiyorum, adam Denizlispor'un 3. kalecisiyken yılmadı sürekli çalıştı ve as kaleciliğe kadar çıktı.Geçen hafta ki Sivas maçında gol atmak için çıktı atamadı atamadı adam resmen ağladı.Nasıl bir bağlılık, nasıl bir hırs, nasıl bir işine karşı saygıdır bu.Helal olsun Özden sana.Takım düşse bile sen kalırsın bu ligde merak etme.

Beraberegücü!

Ankaragücü geleneğini bozmadı.Son 3 maçta olduğu gibi İstanbul Belediye karşısında da sahadan 1 puanla ayrıldı.Aslında 3 puan alabilecekleri bir maçtı.İlk dakikalardan itibaren İstabul Belediye önünde baskılı oynadılar.Özellikle Mehmet Çakır'ın ayağından 2 tane %100'lük gol pozisyonundan yararlanamadılar.Dakikalar 30'u gösterirken İstanbul Belediye kontra atağında İskender Tum'un pasında defansın arkasına iyi sarktı ve durumu 1-0 yaptı.2. yarıda İstanbul Belediye kalecisi Hasagiç riskli hareketlerle topu Ekrem'e kazandırdı, O'da bu hareketlere devam edince topu taca atmak zorunda kaldı.Ve 53. dakikada taçla baslayan atakta Ankaragücü Vittek ile 1-1 yaptı.Bu dakikadan sonra her iki takımda gol arasada başarılı olamadılar.Ankaragücü puanını 21'e çıkarttı ve hala korkulu rüya görmeye devam ediyorlar.İstanbul Belediye ise maç eksiğiyle 30 yaptı puanını.Önlerinde Beşiktaş erteleme maçı, Trabzonspor ve Fenerbahçe maçları gibi hem zor hemde önem derecesi yüksek maçlar var.Bakalım topladıkları 30 puan Abdullah Hoca ve öğrencilerine yetecek mi?

Bu Kez 2-0'da Kaldı!


İlginçtir Kasımpaşa ligin 19. haftasında İstanbul Belediye önünde 2-0 öne geçti, maçı 4-2 kaybetti.20. haftada Antalya önünde yine 2-0 öne geçti, bu sefer 2-2 berabere kaldı.Ve bu hafta Gençlerbirliği önünde 3. kez 2-0 öne geçti.Neyse ki, bu hafta gol yemeden 2-0 tamamladılar maçı.Maça bakacak olursak maçın genelinde Gençlerbirliği Mustafa Pektemek'le etkili olmaya çalıştı fakat cılız ataklardan başka birşey yapamadılar.40. dakikida Yekta'nın kulladığı serbest vuruşta, kaleci Recep Keller ve 2 Gençlerbirliği oyuncusu yüzünden topu göremedi.Orta yapılan top hiç kimseye deymeden gol oldu.62. dakika Kasımpaşa sağ kanattan etkili paslar yapmaya başladı.10 pastan sonra Moritz topa güzel vurdu ve skoru 2-0 yaptı.2-0'dan sonra iki tarafta gol arasada başarılı olamadılar ve maç bu skorla tamamlandı.Kasımpaşa puanını 24'e çıkarırken, Gençlerbirliği 30'da kaldı.

Futbolun Cilvesi

Galatasaray'ı kupadan eleyerek büyük sükse yapan Antalyaspor evinde Eskişehir'e mağlup oldu.Sonuç sizi sakın yanıltmasın.Antalyaspor maçta beklenmedik şekilde etkili oynadı.O kadar sakat oyuncuya ve kupa maçının yorguluğuna rağmen galip gelebilirlerdi.Son maçlarda görüldü ki, Necati eski formunu yakalamak üzere.Bu maçtada nereyse bütün pozisyonların içinde vardı.Ama son vuruşları yapamadı.Maçın 55. dakikasında ligimizin emektar futbolcularından Veysel Cihan Antalya'yı 1-0 öne geçirdi.Bu dakikadan sonra Antayaspor yukarıda saydığım nedenlerden ötürü skoru korumaya yönelik oynaya başladı.Ama 68. dakikada Erkan Zengin'in, 83. dakikada Adem Sarı'nın muhteşem gollerine engel olamadılar ve iyi oynadıkları maçı verdiler.Bu sonuçla Eskişehir puanını 34'e çıkararak iyice rahatlamış oldu.Antalya ise 28 puanda kaldı.Bu puanla ilerleyen haftalarda korkulu rüyalar görebilir Antalyaspor.

Önemli Kayıp

Antep'te protestolarla karşılanan Beşiktaş, Galatasaray derbisi öncesi önemli bir puan kaybetti.Aslına bakarsanız fazla şaşırtıcı olmadı bu sonuç.Geçen hafta evinde Gençlerbirliği'ne 2. golü atana kadar çok zorlanmışlardı.2'yi attılar gerisi çorap söküğü gibi gelmişti ve farklı kazanmışlardı.Bu skor onları oldukça aldatmış gözüküyor.Maçın 90 dakikasında Antep inanılmaz baskılı oynadı, bol pozisyonlar buldu.İlk gol 11. dakikada Julio Cesar'dan geldi.Golün hemen ardında Cesar bu kez net bir pozisyondan yararlanamadı.Ardından eski Beşiktaş'lı Serdar Kurtuluş ve Ivan'ın şutlarını aynı güzellikle Rüştü çıkardı.51'de ilk golün asistini yapan Olcan bu kez kornerden Deumi'ye iyi çıkarttı ve durum 2-0 oldu.Antep Julio Cesar'la farkı açacak pozisyonlar buldu ama yararlanmadı ve maç bu skorla sona erdi.Antep başkanı İbrahim Kızıl yakın arkadaşı Demirören'e yeniden başkanlığa hoşgeldin hediyesini vermiş oldu böylece!

Puanlar Paylaşıldı



Alt sıraları çok yakından ilgilendiren Diyarbakırspor-Sivasspor maçında beklenen olmadı ve takımlar puanları paylaştı.Maçtan önce Diyarbakırspor'un evinde Sivas'ı mağlup ederek biraz olsun rahatlayacağını, Sivas'ı da düşme potasının içine atacağını düşünüyordum.Ama olmadı.Aslına bakarsanız Diyarbakırspor maça etkili başladı.18. dakikada Diallo ile öne geçtiler.Asisti yapan Erdinç ve golü atan Diallo defans oyuncuları olunca bu gol aynı zamanda ender rastlanan gollerden biri oldu.Golden sonra Tazameta ve Tjikuzu ile pozisyonlar bulduysa da değerlendiremeler.33. dakika Kamanan'ın iyi ortasına Hakan Şükür vari kafa vuruşu yapan İbrahim Şahin 1-1'lik eşitliği sağladı.Tabi golde Diyarbakır defansınında hakkını yememek lazım!2 kişi İbrahim'i seyretti.2. yarıda Diyarbakır Tazameta ve Bebbe ile etkili olmaya çalışsalarda son vuruşları yapamadılar.Maçın 82. dakikasında Sivas'tan Keita, 86. dakikasında Diyarbakır'dan Adnan kırmızı kart gördü.Artık bu dakikalardan sonra iki tarafta skoru korumaya çalıştı.90+4'de Sivas'ın kontra atağında Kamanan'ı düşüren Erdinç kırmızı kartı gördü ama telafisi olmayacak golüde engellemiş oldu.Bu beraberlikle iki takımda puanını 21'e çıkarttı ve alt sıralardan kurtulamadılar.

13 Şubat 2010 Cumartesi

Turkcell Super Lig'de Bu Hafta


Hafta içinde Ziraat Türkiye Kupası'nda oynanan maçların ardından bu hafta sonunda Turkcell Super Lig heyecanı kaldığı yerden devam edecek. Birbirinden kritik maçlara sahne olacak mücadeleleri sizler için yorumladım.




Hafta içinde Antalyaspor'a kupada elenen Galatasaray, Ankaraspor'un küme düşürülmesi sonucu haftayı bay geçecek. Bu aradan yararlanan sarı kırmızılı ekip, gelecek hafta oynayacağı A.Madrid maçı hazırlıkları için Antalya' da kampa girdi.




Şampiyonluğun iddialı ekiplerinden Fenerbahçe, bu hafta Manisaspor'a konuk oluyor. Ziraat Türkiye Kupası'nda yarı finalde eşleşen bu iki ekip, kupanın provasını bu maçta gerçekleştirecek. Fenerbahçe, hafta içinde 3- 0' ın rövanşında Bursaspor'a 3-1 yenilmesine rağmen tur atladı. Bu maçta Fenerbahçe'nin ortaya koymuş olduğu oyun taraftarlarını pek memnun etmedi. Geçtiğimiz hafta sonunda Diyarbakır' a puan kaybeden Fenerbahçe, kötü gidişe dur demek için kazanmak zorunda. Manisaspor ise, Mesut Bakkal'ın görevden ayrılmasından sonra Reha Kapsal'ı göreve getirdi. Kapsal yönetiminde kupada Denizlispor'u eleyen Manisa ekibi moral buldu. Mustafa Kamil Abitoğlu'nun yöneteceği bu maçta her türlü sonuç çıkabilir. Ancak, hafta içinden gerekli dersleri çıkarabilirse Fenerbahçe maçı kazanmaya yakın görünüyor.

Geçtiğimiz hafta Gençlerbirliği'ni son dakikalarda bulduğu gollerle mağlup eden Beşiktaş, bu hafta Gaziantepspor'a konuk oluyor. Mustafa Denizli, ameliyatının ardından takıma geri döndü.


Ligin orta sıralarına demir atan Gaziantep, aslında kaliteli bir kadroya sahip. Ancak, kendilerinden bekleneni hala veremediler. Hafta içinde takımla pek idman yapamayan Bobo ve Holosko bu maçın kadrosuna alındılar. Beşiktaş, son hafta bol gollü bir galibiyet alsa da, gol yollarında sıkıntı yaşayan bir ekip. Gaziantep deplasmanları her zaman zorlu olmuştur. Bu yüzden ev sahibi ekip bu karşılaşmadan puan ya da puanlarla ayrılacaktır.


Haftanın en zevkli geçmesi beklenen maçı pazartesi günü oynanacak. Şenol Güneş'in takımın başına geçmesiyle başarılı sonuçlar alan Trabzonspor, zorlu Bursaspor ile karşılaşacak. Hafta içinde Fenerbahçe'ye son dakika golüyle elenen Bursaspor'da moraller bozuk ve hakemlere tepki büyük. Ertuğrul Sağlam yönetiminde istikrarlı sonuçlar alan Bursaspor, sahasında başarılı sonuçlara imza atan bir ekip. Bursaspor'da son maçta sakatlanan Sercan'ın oynama ihtimali düşük. Kendisine hedef olarak Türkiye Kupası'nı koyan Trabzonspor'da moraller üst düzeyde. Kıran kırana mücadelenin geçmesi beklenen müsabakada beraberlik kimseyi şaşırtmamalı.


Ligde oynanacak diğer maçlarda Gençlerbirliği, Kasımpaşa'yı; İstanbul BB, Ankaragücü'nü; Denizlispor, Kayserispor'u; Diyarbakırspor, Sivasspor'u ağırlarken; Antalyaspor da Eskişehirspor'u konuk edecek.







8 Şubat 2010 Pazartesi

ZTK Maçı'nın Öncesi


Takımda son günlerde birşeyler ters gidiyor. Aslında Kayserispor maçında 0 santrafor ile 4 net pozisyon bulmak çok iyiydi bana göre. Ancak Antalya maçında yenilmemiz biraz savunma hattından kaynaklandı. Orta alan gayet iyi, baskılı, ileri çıkabiliyorken, savunmada bariz hatalar bize mağlubiyeti getirmişti. Ancak isim vermeden belirteyim. Bazı futbolcularımız Giovani'ye pas vermiyor. Bomboş pozisyon'da ki Giovani'ye pas vermek yerine, 3 Kayserisporlu'nun içinde yoğun baskı içinde olan Arda'ya vermeyi tercih ettiler. Hoşlanmıyorum böyle şeylerden. Bir maç görürüm tesadüf derim. İki maç görürüm yine tesadüf derim. Ancak bu olaylar 3'ü 4'ü geçince tesadüf değil de kasıtlı olduğunu anlıyorsunuz. Samiyende umarım taraftar desteğimizle herşey güzel olacak.

2 Şubat 2010 Salı

Ölürüm Yüzündeki Bi Gülümsemeye


ölürüm yüzündeki bi gülümsemeye yokluğun, bir iç savaştır yüreğimde sevgilim,geri çekildim seni beklemeye gidiyorum ayrılık değil ki bu bir uzun hava çalınacak,son bulacak hicran makamında kadehler vurulacak özlem geceleri kapımıza dayanacak sevgilim,susturma bizi sürç-ü lisan olmasın bu aşk avuçlarımda çocukluğumdan kalma dualar var, gel buyur nasiplen yarim...ninemin telli dolabı gibidir yüreğim, soğutmaz içindekileri...itiraf ediyorum, kayıp bir kent gibiydi sevdam..sen dokundun, çekildi sular, göründü bir zamanlar sobasında odun yanan kapılar...korkma, yaklaş..tenimin tenine diyeceği var...' uğurladım eski sevdalarımı,gözlerine ilk baktığım an çarmıha gerdiğim özlemlerimi azat ettim huzur kazandım müzayededen ikimiz için bol köpüklü bir kahve taşıdım bakışlarımla sana yüreğimi istedin,verdim şimdi desem ki bahar şimdi desen ki yol var beklemek bir köpek gibi yapışsa da paçalarıma, sevgilim,ikimize yetecek kadar sabrım var '..şarkıların resmini çizebilir misin..? ..bana yüreğindeki ritimleri gönder..nasıl? ...hayır, izlemedim bu filmi, sahne tanıdık ama...biz mi oynuyoruz..? ..bu yüzden bitsin istemiyorum demek ki..daha önce seslendirdiğimiz aşklar nerede peki..? ..suflörü sen miydin yüreğimdeki sesin..? ...sevgilim, hadi gel mısır patlattım, bizi izleyelim....' çığlığımı tut,yere düşmesin dar gelirli zamanların açlığını doyurmamız lazım bu hayat bildiğin gibi değil,diyemem biliyorsun,bana da öğret aşkım korkularımı bir caminin avlusuna bıraktım acılarım ahşap bir bina,bir kibrit çakılsa tutuşacak sevgilim,sesimi sesinle uyut bu yekpare gülüşler o zaman can bulacak '..denizi hiç böyle mavi görmemiştim..pardon, baktığım gözlerin mi...? ..gülme, boğulmayacağım, dalgalarında yüzebilirim..bu ekmek kavgasında durduk bir de sevdalandık...tabi ki pişman değilim, olamam..sevgi bir eylemse, ben eyleme geçtim...elimde pankartım, sana yürüyorum..' düşler...yalnızlığın tangosu sen gelene kadar sahnede dansım kalsın sevgilim,geceyi düşlere boya ama tuvalde bir öpüş kalsın...