8 Mart 2010 Pazartesi

Real, Kokuyu Aldı.




Hafta sonu iki müthiş maç vardı La Liga'da. Almeira-Barcelona ve Real Madrid-Sevilla. Maçlara dair bütün düşünceler, Barcelona'nın yoluna devam edeceği ama Real'in tekleyebileceği yönündeydi.
Almeira bütün düşünceleri (büyük ihtimalle de kuponları) yıktı. Öyle baskılı oynadılar ki, ayağında top olan Barça'lı her oyuncunun başında en az iki kişi geldiler maç boyunca. İbrahimoviç kırmızı kartla, Guardiola'da hakeme sözleri yüzünden atıldı ama bu durum Almeira'nın oyununu gölgelemez. Zîra onlar varken de durum pek farklı değildi, sonuna kadar hakettikleri puanı aldılar.
Real Madrid-Sevilla maçıysa, Almeira-Barcelona maçının son dakikaları sürerken başladı. Bu maçı radyolarından takip eden Madrid'liler, hakemin bitiş düdüğüyle birlikte müthiş bir sevinç yaşadılar tribünlerde. İbre tamamen Real tarafına dönmüştü artık.
Sevilla, maça çok iyi başladı. Barça'nın maçında Puyol'un kendi ağlarına attığı gibi, Alonso'da boş geçmedi kendi kalesini. Real kendisine gelemeden öyle bir gol yedi ki, öyle bir golden sonra her hangi bir takımın toparlanması çok zor. Casillas 35 metreden kariyerinin belki de en kötü gollerinden birini yedi. Artık aklı nerdeyse top 6 pas içine geldiği zaman hareketlendi ama iş işten geçti tabi.
Pellegrini kaybedecek bir şey olmadığını düşünürek Guti ve V.D. Vaart'ı sürdü oyuna ve bu dakikadan sonra Real kendine geldi. Müthiş baskı kurdular ama direk ve Palop direnmeye devam etti. Ronaldo ve Ramos bu baskıdan iki gol çıkardı. Kayıp zaman diliminde ise bu baskı sonucunu V.D. Vaart'ın golüyle galibiyet golünü getirdi ve aylar sonra liderliğe yükseldiler.
Bu maç ve Barcelona'nın maçında dikkatimi çeken bir durum var. İki takımda son dakikalara beraberlik içinde girdi ve ikisinin de galibiyet için baskı kurduğu zamanlarda asla topu şişirmediler, doldur-boşalt yapmadılar. Soğukkanlı bir şekilde pas yapmaya devam ettiler. Biz n'apıyoruz peki? Son dakikalarda gol bulmak isteyen takım şişiriyor ileriye, bir karambol olacak ve gol bulunacak. Ölme eşeğim ölme...
Diğer bir konu da, Madrid seyircisi. 80.000 kişinin ilk kez rakibi baskı altına aldığını gördüm. Önceden gelirler, gol olunca sevinirler, giderlerdi. Ronaldo bile bu konudaki rahatsızlığını belirtmişti. Bu kez onlarda aldılar şampiyonluğun kokusunu, taraftarlık görevlerini yerine getirdiler bu sezon ilk kez.
Son sözüm de maçı anlatan Güntekin Onay'a: Maç boyunca "Arbolea" deyip durdu. İlk önce "acaba Real alt yapısından yeni biri mi bu Arbolea?" dedim kendimce ama "Arbolea" bizim bildiğimiz "Arbeloa"ymış. Be adam hadi aklında yanlış kaldı diyelim, okuma yazman, ekranı takip etmen de mi yok? Kaç defa ekrana yansıdı "Arbeloa".
Neymiş, "Arbolea" değil, "Arbeloa"ymış.

Hiç yorum yok: