22 Mart 2010 Pazartesi

Çekin Vantuzlarınızı Futbolumuzdan!




Derbi yaklaştıkça eyyamcılar ortalığa bir bir çıkmaya başladı.


Geçen haftaki tribün hadisesinden sonra "vay efendim bize şu cezalar verildi, onlara neden verilmedi aynısı" diye ayaklandılar, eşitlikten bahsettiler. Üzerinde durdukları konu "her kulübe aynı cezaların verilmesi."


Biz de yıllardır aynı istekte bulunuyoruz ne hikmetse. Ş. Saraçoğlu'nda oynanan maçları bir hatırlayalım:


- O zaman ki Galatasaray teknik direktörü basın toplantısına elindeki pil, cep telefonu, çakmaklarla çıktı. Maç boyunca bu maddeler sadece ona atılanlar, diğer oyuncuları yazmıyorum bile.


- Hasan Şaş'ın kafasına atılan yumurtalar, Mondragon'a atılan ses bombaları, Gerets'in alnının yarılması, Keita'ya atılan maddeler, kalecilere her maç tutulan ama sahaya nasıl girdiğinden kimsenin haberinin olmadığı (!) lazerler....








Bunlar sadece Fenerbahçe-Galatasaray maçlarında olanlar. Birde diğer maçlara bakalım.



Fenerbahçe-Beşiktaş maçında Ricardinho'ya stat otoparkında saldıran amigoyu ve Aurelio'yu unuttuk mu? Peki gene aynı takımlar arasında oynanan ve daha maç başlamadan hakemin başının kanadığı olayları unuttuk mu?


Peki, Fenerbahçe-İstanbul BB maçında çıkan olaylara, yerde kıvranan oyunculara ne demeli?


Anlattığımız bütün olaylarda kulüpten gelen açıklamalar hep aynı yönde:
"Provakatif eylemlerle karşı karşıyayız, oyunculara atılan maddeler kendi seyircileri tarafından atılıyor." vb. cümleler. Kargalar bile bir taraflarıyla gülüyor bu açıklamalara. Aklı başında olan bir insan, hangi mantık çerçevesinde böyle yalanlar söyleyebilir anlaşılır şey değil.


Kısaca saydığımız bu olayların hiç birinde o kulübe saha kapatma cezası verilmedi. Maçları tatil edilmedi. Hakemin kafasına atılan maddeler sonucunda sahası kapatılan kulüpler var mı? Var. Bu stat neden kapatılmıyor o zaman? Ali Sami Yen'de sahaya atılan pet pardaklardaki sular yüzünden 5 maç saha kapatma verilirken, Ş.Saraçoğlu'nda atılan çakmak, telefon, pil, ses bombaları, taş vb. maddelere sadece para cezası veriliyor ve bu isimler hâlâ ortaya çıkıp eşitlik isteriz diye haykırıyorlar. (İşin ilginç tarafı, kulübün hukuk işlerine bakan isim durumun farkında olacak ki, hiç bu konularda konuşmuyor. Hukuktan falan anlamayan isimler meydanda...)

Biz millet olarak misafiri severiz ama misafir de misafirliğini bilecek. Rüzgâr eken, fırtına biçer derler. Biz, bize tokat atana diğer yüzümüzü çevirmek yerine, iade-i itibarda bulunuyoruz.


Çok kolluların hafıza durumu nasıl pek bir bilgim yok ama bir cümlelik yer vardır sanırım. Yazın bunu aklınızın bir köşesine:


AĞIRLADIĞIN GİBİ AĞIRLANIRSIN...

Hiç yorum yok: