Deve'yi bilirsiniz, -bildiğimiz deve, hayvan olan. Kimseyi kastettiğimiz yok- dayanıklı hayvanlardır. Zor koşullar için yaratılmışlardır. Haftalarca açlığa, aylarca susuzluğa dayanırlar. Ayrıca müthiş bir taşıma güçleri vardır. Hatta şöyle bir kıssa bile var: Deve'ye ne kadar ağırlık taşıyabileceğini sormuşlar. "Ayakta yükleme yapın, bütün dünyayı taşıyayım." demiş.
Çok munistirler, pek fazla olay çıkarmazlar. Ne görev verirseniz yaparlar. Yalnız yamuk yaparsanız haliniz harap. Çok kindar hayvanlardır. Bu konuda fillerle yarışabilirler. Eğer herhangi bir eziyet vs. davranış da bulunduysanız gün gelir intikamını alır.
Diğer bir özellikleri de pek yön kabiliyetleri yoktur. Birileri tarafından yönlendirilimeleri gerekir istenilek davranışları yapmaları için.
Deve katarlarının önünde genelde eşek bulunmasının sebebi budur. Eşekler akıllı hayvanlardır. Düşük banketten, çürük zeminden gitmezler. Bir kez tökezlediği, düştüğü yerden bir daha geçmezler. % 7'lik bir eğimden fazla yüksekliğe asla çıkmazlar. İşte bu özelliklerinden dolayı deve katarlarının önünde giderler ki develer ve taşıdıkları yüklere zarar gelmesin.
Ne alakası var şimdi resimle, Arsenal'le diyeceksiniz.
Arsenal'in kadrosu (Teşbihte hata olmaz -develer gibi- derler.) yetenekli, iş yapan, dayanıklı, gerektiğinde sert, kızgın vs. özellikleri taşıyan gençlerden oluşuyor.
Bu gençler iş başı geldiği zaman tek başlarına ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar ama bu develerin başında yol gösterici bir eşek yok.
Önceden vardı Henry, Ljungberg, Pires, Lehmann, Berkamp vs. Bu isimler, sahadaki develere eşeklik yapıp yol gösteriyor, işini doğru yapmasını sağlıyorlardı. En son başarılarını da o zaman kazandılar.
Şimdi eşeklik görevini üstlenecek iki isim var, Rosicky ve Arshavin. Yalnız bunların biri sakatlıktan başını kaldıramıyor diğeri de tecrübesiz.
Genç yetenek avcısı A.Wenger'in biraz da tecrübeli yeteneklere yönelip, bu gençleri yönetecek, çekip çevirecek birilerini bulması gerek artık. Yoksa Beşiktaş şampiyonlar liginde 8 gol yediği zaman "Böyle takımları şampiyonlar ligine almamaları lazım." dediği gibi gün gelir, kaderin bir cilvesi olarak karşısına çıkar.
Bakarsın, biri de sana der: "Böyle takımları, İngiltere Ligi'ne almamaları lazım." diye. Milletin evin sandığı İngiltere'den ayrılmış, köyün Fransa'da sıradan takımların başlarına geçecek yer aramaya başlarsın.
Demedi deme...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder