28 Ağustos 2011 Pazar

Spikerlerimiz....



Avrupa'da ligler başladı, bizimki hâlâ duruyor sanırım bir türlü nerede olduğumuza karar veremediğimizden.

Bu ligler de tv kanallarımız sayesinde evimize gelmeye devam ediyor. İngiltere ve İtalya Lig, Rusya Lig'leri Digitürk'te, Hollanda Ligi bu sene büyük bir atılıma giden Beyaz TV'de, Fransa Ligi Kanal A'da, İskoçya' Ligi D-smart'ta, İspanya ve Arjantin Lig'leri NTVspor'da.


Peki bu kadar kanal arasında en iyi maç anlatımları hangi kanallardan geliyor? Futbol'u çok iyi anlatan pek fazla spikerimiz yok maalesef.

Yalçın Çetin, Erdoğan Arıkan, Levent Özçelik, Emre Gönlüşen, Osman Sakallıoğlu, Okay Karacan, Murat Kosova, Gökhan Telkenar ve Caner Eler futbol anlatırken diğerlerinden bir kaç adım öne çıkan isimler.

Peki bu isimlerden kaçı maç anlayıyor? 10'da bir oranında Levent Özçelik ve Caner Eler. Caner Eler, çalıştığı kurum itibariyle şanssız bu konuda. Eurospor genelde lig yayınları yerine turnuva kapsamında yayın yapıyor ve pek ilgisini çekmiyor insanımızın. (Bayanlar Dünya Kupası, 22 yaş altı milli takımlar avrupa ve dünya şampiyonaları. Kaçımız, oturup izledik tv.den acaba?)

Levent Özçelik ise TRT'nin gençlere yönelmesi sebebiyle olsa gerek ayda yılda bir maç anlatıyor. Gökhan Telkenar'a gelince artık adı sanı duyulmuyor arada bir çıktığı spor bültenleri dışında.

Ntv ve NTVspor'da ise şifresiz kanaldan yayın yaptıkları için (maç yayınlarında şifreye giriyor ama biss şifresi verildiği için izlemek sorun olmuyor ayrıca karasal yayında yok.)

Bu kurumda ise maçları anlatan isimler, Güntekin Onay, Emre Gönlüşen, -kırk yılda bir- Murat Kosova ve malesef Ercan Taner ve Mehmet Sevinç.

Emre Gönlüşen ve Murat Kosova'yı bir kenara koyarsak diğer spikerler tam bir felaket. Güntekin Onay, Ertem Şener'in değişik bir versiyonu olarak devam ediyor, bilgi kalabalığı, cansız anlatım, yanlış telaffuz vb. ne ararsan var. Hele bir "Arbolea" deyişi var ki üzerine basa basa, sinir sistemim felç oluyor. Yahu kardeşim adamın soyadı, "Arbeloa". Hadi yanlış anlıyorsun tamam ama okuman da mı yok elindeki listeden?

Ercan Taner ise geçmişin ekmeğini yemeye devam ediyor adeta. 2000'lerde zirve yapan o sesten ve anlatımdan eser kalmamış.
Ses giderek cırtlaklaşmaya başlamış, oyuncuları tanımıyor önemli isimler haricinde. Kulakları çınlasın eskiden Orhan Ayhan vardı oyuncuların isimlerini kullanmadan maç anlatan. Şimdi Ercan Taner.

"Hızlı çıktı, 4'e 2 geldiler, kaleciyle karşı-karşıya, şutunu attı, kaleci çıkardı, aut." Bunlar hep onun cümleleri, dikkat ettiyseniz hiç isim yok. Hep gizli özne var. Adeta inler-cinler maçını anlatıyor, sadece topun hareketlerine göre cümle kuruyor.
Ne zaman isim söylüyor Ercan Taner, ya tanınan bir oyuncu olduğunda ya da kamera o isme odaklanıp yakın çekimde kim olduğunu öğrenince.
Bir örnek vereyim, Khedira ile Pepe'yi nasıl karıştırır bir spiker? Biri ince uzun, biri kalıplı. Biri kel, diğeri lepiska saçlı. Hadi Pepe ile Benzema'yı karıştırsan tamam diyeceğim.

(Bir de İlker Yasin var böyle türlü yapan. Maicon ile Sneijder'i karıştırıp, oyunda olmayan Eto'o'ya 15.dk boyunca top oynattıran bir zat kendisi. Ercan Taner ve İlker Yasin'in başka bir ortak noktası'da, çok mükemmel maç anlattıklarını sandıklarından Real Madrid - Barcelona maçlarını kimselere bırakmamaları ve malesef katletmeleri.)

E, ekran başından maç anlatmak bu kadar olur. Büyük kuruluşuz diye geçinirler ama adam gönderip yerinden maç anlattıramazlar. (Gerçi İlker Yasin oraya gitse de değişen bir şey olmuyor.)

Bir de Mehmet Sevinç var ki, ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Adamın anlamadığı, anlatmadığı spor dalı yok, sanki demirbaş. O olmazsa diğerleri maç anlatıyor.

Bir gün rastlarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız diyeceğim ama Allah gecinden versin...

Kırk yılda bir maç anlatan iyi spikerlerden birine rastlamanız ve keyifle maçlar izlemeniz diğeyile....

Hiç yorum yok: