8 Ekim 2011 Cumartesi

Gitsek Mi, Gitmesek Mi?


Avrupa Şampiyonası elemeleri oynanmaya başladı, çoğu gitti azı kaldı hatta ama durumumuz hiç iç açıcı değil. En iyi ikinci olarak gitmeyi planlıyorduk, sonra 2.ler arasındaki playoffa girmeyi, şimdi de 2. olmayı planlıyoruz. Maçlar ilerledikçe planlarımızda değişemeye devam edecek malesef.

Bence gitmeyelim, zîra şuanda ve önümüzdeki bir kaç yıl içinde bir sisteme ve oyuna sahip olacak bir milli takımız yok. Gidip rezil olmayalım.

Geçmişimize bakarsak, hiç arka arkaya bu tür organizasyonlara katılamamışız. Katıldıklarımızda da mutlaka ses getirmişiz.

Şöyle bir bakalım, ilkkez, dünya kupasına 1950'de katılmaya hak kazanmışız ama Brezilya'ya gitmek çok masraflı olduğundan gitmemişiz. (Haliyle bütün dünya bizi konuşmuş.) Ondan sonraki dünya kupamız 1954'te. Bu kez de playofflarda İspanya ile karşılaşmışız, 4-1 yenilginin rövanşını 1-0 almışız kendi sahamızda, statü gereği oynanan 3. maç 2-2 bitmiş. O zamanlar uzatma ya da penaltı olmadığından yazı-tura atmış bir İtalyan çocuk. Kupaya giden biz olmuşuz. (Yazı-turayla kupaya giden takım olarak herkes bizi konuşmuş.)

Sonra 2002'ye kadar uyumuşuz, bir uyanmış 2002 dünya kupasına gitmişiz. Brezilya vatandaşı G.Kore'li hakemin penaltı kıyağıyla Brezilya'yı elimizden kaçırmışız. Dünya 3.sü olmuşuz, kupa tarihinin en hızlı golünü o maça kadar 0 çekmiş, millete saç baş yoldurmuş en büyük golcümüz atmış. Kalecimizi turnuvanın en iyi kalecisi seçilmiş, (Gene bütün dünya bizi konuşmuş.)

Gelelim Avrupa Şampiyonası'na. İlk kez Euro 96'ya katıldık, turnuvada gol atamadan eve döndük. Akıllarda kalacak bir iz bıraktık geldik. Euro 2000'de çeyrek finale çıkmışız, turnuvada milli takımımızın en büyük golcüsü Hakan Şükür'ün kaleciden bile yükseğe sıçrayarak attığı gol, hafızlara ve tarihe yerleşmiş.

Sonra Euro 2008'e katılmışız, kadroya alınmadı diye Yıldıray takımı bırakmış, nerdeyse her maç, geriye düşüp maçı çevirmişiz. Sakat oyuncular yüzünden 16 kişiyle maçlara çıkmışız, çeyrek final maçında oyuncu değiştirme hakkı dolduğundan kaleye forveti geçirerek maçı tamamlamışız ve Avrupa 3.sü olarak eve dönmüşüz.

Totemlere meraklı olduğumuzdan bu kez de öyle düşünelim. Dünya kupasına katılamadık ama avrupa 3. sü olduk. Bu elemeleri geçemeyeceğiz ama ilerde mutlaka bir elemeyi geçip ya şampiyon (!) olacağız ya 0 çekeceğiz ama mutlaka bir şekilde tarih yazacağız.

Hatta yaz gelecek, eşeklerimize taze otlar vereceğiz....




Hiç yorum yok: