23 Temmuz 2011 Cumartesi

Sonu Benzemesin Diyecektim... Benzemedi...



Serdal Adalı'yı biliyorsunuz, Beşiktaş'ın Asbaşkanı'ydı bir kaç hafta öncesine kadar. İşini çok da başarılı yapıyordu.

Beşiktaş'a ve Türk futboluna Quaresma, Simao, Fernandez, Guti gibi isimleri kazandırdı.

O günlerde kendisiyle ilgili bir yazı yazmayı düşünüyordum, hem özel işlerimizin yoğunluğundan hem de üşengeçlikten ötürü fırsat olmadı bu güne kadar.

Kendisinin başarılı çalışmalarını gösterip, daha önceki benzerleri gibi sonu olmasın diyecektim.

Fenerbahçe'de Hakan Bilal Kutlualp vardı, takıma yıldız isimler kazandırmada usta olan. Anelka gibi kimsenin beklemediği bir ismi, bir anda Fenerbahçe sözleşmesini masa üstünde imzalarken gördüğümüz resimleriyle piyasaya çıkmış, bir kaç gün sonra da Türkiye'ye getirmişti.

Ondan önce Sadettin Saran vardı Fenerbahçe'de. O da işini çok iyi yapanlardandı. "Hadi canım, ne işi var Türkiye'de Ortega'nın?" demeye fırsat kalmadan aldı getirdi Kadıköy'e.

Bu iki ismin de sonu hemen hemen aynı oldu. Yaptıkları işle fazla ön plana çıkınca Aziz Yıldırım tarafından hiç haketmedikleri bir muameleye tabii tutuldular. Adeta tekme tokat kovuldular yönetimden. Hatta Sadettin Saran'ın kulüp üyeliğinden atılması için mahkemeye bile başvurmuşlardı.

Daha yakın geçmişte Haldun Üstünel vardı, işini yapan adamlardan. Milan Baros, Harry Kewell, Dos Santos, Jo, Keita gibi yıldızlar bir bir Haldun Üstünel'in yanında dış hatlar terminalinde göründü. Kimi almaya gittiyse, yanında onunla döndüğü için tribünler de "Haldun Abi, benimle kız istemeye gelir misin?" diye bir sürü pankart gördük.

Onun sonu Kutlualp ve Saran'a nazaran farklı oldu. Başkan değil de ipe sapa gelmez başka biri yerine göz dikdi. Adamın hakkını vererek yaptığı iş kendisine dokundu ki ekmeğinden etmeye kalktılar adamı. Üstünel, baktı ki olmayacak. Adamlığına yakışır bir şekilde istifa etti gitti yönetimdeki görevinden.

Hakan Bilal Kutlualp ve Sadettin Saran'a nazaran yönetimiyle arası daha iyi Haldun Üstünel'in...

İşte bunları örnek verip, sonu benzemesin diyecektim ben de Adalı'ya. Hakikaten de benzemedi...








10 Temmuz 2011 Pazar

Eşek'ten Al Haberi!



Efendim, ahtapot Paul'ü bilirsiniz. Rahmetli, Almaya'nın dünya şampiyonasındaki maçlarından önce yaptığı tahminlerle meşhur olmuş, kupadan sonra üst üste transfer teklifleri almıştı. Hayatının son günlerini şan, şöhret içinde, bir kolu bir bir yerde diğer kolu başka bir yerde geçirmişti. Sonra da aramızdan ayrıldı.

Onun izinden giden biri daha var. Bu onun kadar ünlü olamadı, şimdilik. Çünkü bu kâhinimiz yerel bölgede tahminlerini yapıyordu. Ancak, yavaş yavaş ününe ün katacak gibi görünüyor.

Kâhinimiz Arjantin'den. Tarihi değiştiren takım Belgrano'nun kenti Cordoba'dan. İsmi Andres.

Belgrano'lular her maçtan önce Andres'e fikrini soruyorlar, o da naz yapmayarak cevap veriyormuş. Tahminleri de gayet isabetliymiş.

Andres tahminlerini şöyle yapıyor: Önüne 3 balya ot koyuyorlar, üzerlerinde biri Belgrano'nun, diğeri rakip takımın forması var. Andres, kim galip gelecekse o balyayı seçiyor yemek için. Beraberlikse ortadaki balyayı seçiyor.

Aşağıdaki görüntü, River Plate'in Belgrano deplasmanında oynadığı maçtan önceki tahmin sırasında çekilmiş.







Maçın sonucunu biliyorsunuz, Belgrano 2 - River Plate 0. Bay tahmin yanılmamış yani.

Şimdi bir video izleyeceksiniz, orda da Andres'in rövanş maçı için yaptığı tahmine ait.

http://www.youtube.com/watch?v=foDxSzMUtQY



Maçın sonucu ne? River Plate 1 - Belgrano 1. Bu maçta River penatlı kaçırmıştı. Ligde kalması için 3-0 galip gelmesi gereken maçta berabere kalınca beklenmeyen tarih gerçekleşti. Bir efsane küme düştü.

Bu sonuç Belgrano'lular gibi Andres'i de ön plana çıkardı. Tahminler yapmaya devam ederse, tahminlerde isabet de devam ederse çocuk yapar mı bilinmez ama kariyer yapacağı kesin Andres'in...


4 Temmuz 2011 Pazartesi

Ağır Ol Da Molla Desinler...



Edison Arantes do Nascimento ya da hepimizin bildiği isimle Pele.

Hemen hemen her Brezilya'lı gibi bir ton ön isme sahip olan ama tamamen alakasız bir başka isimle anılan, dünyanın en iyi futbolcuları olarak gösterilen isimlerden biri Pele.

Niye Pele demişler? Bir rivayete göre çok yaramazmış o yüzden Peli diyorlarmış küçükken. Söylene söylene Pele olmuş.

Bizden bir rivayete göre de, Pele top oynamaya başladığı zamanlarda topa vurduğunda "pılı pılı" diye ses çıkarmış topun etrafındaki bez parçalarından. Bu ses bir tek Pele vurduğunda çıktığı için "pılı pılı" günümüze "Pele" olarak gelmiş. (Ben Halit Kıvanç'ın yalancısıyım.)

Neyse efendim konumuz Pele'nin soy kötüğü değil. Bu futbol üstadının boş boğazlığı.

Dikkatinizi çekmiştir, Pele hemen hemen her konuda yorum bildirir oldu son yıllarda. Fifa'nın politikası, M.City'nin transfer politikası, R.Madrid'in oyun sistemi, Maradona'nın teknik adamlığı, Messi'nin futbolcuğu vs.

Konuşmadığı alan yok nerdeyse. Yalnız hedef bir nokta var konuşmalarında: Arjantin.
Maradona'nın futbolculuğuna daha dil uzatamadı. (Yakında ona da başlar.) Ama futbol adamlığına bir sürü laf ediyor. (Bu konuda biraz haklı gerçi.) Yalnız kendisinin bir adımını görmedik bu konuda. Futbolu bırakalı yıllar olmuş ne hikmetse kendisini bir türlü gençleri. Amatör kümede bile teknik adamlığını göremedik. Kalkıp Maradona'nın, Mourinho'nun teknik adamlığına laf söylüyor.

Sayın Pele, öyle oturduğun yerden konuşmak kolay. Sizi kulübede görmek isteriz. Buyrun bakalım, bir görelim siz neler biliyorsunuz.

Alıp veremediği bir insan da Messi. Kendisine sorulan her soruyu Messi'ye bağlayarak bitiriyor. Yok "Messi, çok abartılıyor." Yok "Messi'nin dünyanın en iyisi olması için dünya kupası kazanması lazım." Yok "Messi, Barcelona'da oynadığı gibi milli takımda oynadan en iyi olamaz." Her bir soruyu Messi'ye bağlayıp çıkıyor mübarek.

En son söylediği de "Messi'nin benden iyi olması için 1283 gol atması lazım." Neymiş, Pele 1283 gol atmış, Messi bu sayıyı geçmeden en iyi olmazmış. Sen nerde attın bu golleri? Brezilya'da, Amerika'da. Tamam iyi topçusun ama neden bir avrupa kulübü yok? Real Madrid, Barcelona, Manchester United, Liverpool o zamanların en iyi takımlarıydı? Sen niye buralarda hiç oynadın? (Yoksa teklif mi gelmedi?)

Brezilya, futbol çağının başlangıcındaki yeteneklerle avrupada tutunamamış süper yıldızlardan mürekkep bir lig. Amerika desen kıyak emeklilik için Türkiye, Arab ülkeleri gibi tercih edilen bir lig. (Bu günümüzde böyle, o zamanlar durum daha vahim).

Sen gitmişsin buralarda 1283 gol atmışsın sonra Messi beni geçsin diyorsun. Pele'cim siz ayrı dünyaların insanısınız. Tamam Arjantin ezeli rakibiniz diye ha bire laf sokuyorsun ama gerçek bu. Adam bu genç yaşta La Liga'da 200'e yakın gol atmış. 24 yaşında şampiyonlar liginde takımının en çok gol atan oyuncusu olmuş. Bütün dünya adamı "en iyi" olarak tanımlarken sen hala "o ciğer pis" derdindesin.

Robinho'ya Messi'den iyi diyorsun ama adamın para için gitmediği yer kalmadı. Hİç bir takımına Messi'nin verdiği katkıyı veremedi. Tamam Messi'yi sevmiyor olabilirsin. Bende sevmiyorum, Gérard Depardieu'nun gençlik halleri gibi sahada dolaşmasına, ayağına top aldığında "çamura basmadan kuru yerlere basarak karşıya geçeyim" diyen sosyetik bayanların yürüyüşü gibi millete çalım atmasına, masum yüzünün altında ikili mücadelelerde yaptığı çirkefliklere ifrit oluyorum ama adam hakikaten iyi oynuyor kardeşim. Yapacak bir şey yok. Yiğidi öldür hakkını yeme.

Sen böyle bir adamı kalkıp Robinho gibi biriyle karşılaştırıyorsan, sana da şüpheyle bakarlar haberin olsun. Haa, biraz da sus artık oldu mu? Ağır ol da molla desinler diye bir laf var bizde, sus biraz da bir şeyler biliyor sanmaya devam edelim biz seni. Biz de bir laf daha var, sen üzerine alınır mısın bilemem:

"Boş tenekeden çok ses çıkar."